Selçuklu hükümdarı Alparslan
döneminde Anadolu fetih hareketleri başlamış Batı
Anadolu’ya kadar asker sevkedilmiştir.
Malazgirt savaşıyla hızlanan fetihler 1072 Alparslan’ın
ölümünden sonra da Türk beylerinin akınlarıyla devam etmiştir.
Bu akınlar neticesinde Emir
Sanduk, Emir Saltuk, Devlet Han, Mengücek, Ebu’l-Kasım
kuvvetleri Afyon ve çevresini ele geçirmişlerdir.
Malazgirt zaferinden sonra, Büyük Selçuk İmparatorlugu’nun
himayesi altında Anadolu’nun şarktan gelen yogun halk
kitleleri tarafından iskanı, bilhassa Melikşah’ın
cülusunu müteakip sistematik bir şekilde başlamıştır. Bu
dönemde Orta Anadolu steplerine Türk kabileleri yerleştirilmiştir.
Anadolu’nun Batı sahillerinin
Türklerin eline geçmesiyle Haçlı
seferlerinin başlaması aynı zamana tesadüf etmektedir.
Haçlı seferlerinin amacı Kudüs’e kadar Anadolu’yu
Türklerden kurtarmak olmuştu. Haçlı seferlerinin hemen
hepsinde Eskişehir -Afyon -Konya şehirlerinden geçen doğu
yolu kullanılmıştır. Dolayısıyla bölgedeki hakimiyet el
değiştirmiştir.
Manuel Komnen Eskişehir, Homa
kalelerini tahkim ettirir ve büyük bir ordu toplayarak
Konya’ya doğru harekete geçer. İki ordu 1176’da
Afyonkarahisar bölgesinde Düzbel - Durucasu mevkiinde karşılaşır.
Miryekefelon Meydan
Muharebesi olarak bilinen bu savaşta Bizans ordusu ağır
bir yenilgiye uğrar. Bunun sonucunda Anadolu’nun Türklerin
yurdu olduğu anlaşılır.
Afyonkarahisar bölgesindeki Türk
iskanı bu savaştan sonra hız kazanmış, harap olmuş bölge
kısa sürede Türkleşmiştir. Afyonkarahisar’da çıkartılan
çok sayıdaki Türkmen mezar taşı bu savaşın ve Türkleşmenin
delilidir.
Bu bölgedeki ilk iskan şüphesiz konar-göçer hayatın gereği olarak kır kesiminde başlamıştır.
Bundan dolayı ilk yerleşimlerin dağ yamaçlarında olduğu
görülür. Ebu’l - Fida Güney batı Anadolu’da 200.000
çadır halkının görüldüğünü yazmaktadır. Eğret
yöresinde İl bulak dağı
Gayraklı Çeşme yanındaki Örenlerde Selçuklu dönemine
ait madeni para bulunduğu söylenmektedir. Resul Baba tepesi
yakınlarındaki Örenler mevkii de İl bulak dağı eteklerinde
bulunması hasebiyle Türklerin ilk yerleştiği yerlerden olma
ihtimali yüksektir.
Anadolu topraklarında gerçekleşen
ilk Türk iskanında Gazi
ve Dervişlerin ayrı bir önemi vardır. Türk komutanlarıyla
birlikte fetihlere katılan gazi ve dervişler fetihten sonra
yerleştikleri bölgelerde yeni iskan sahaları oluşturmuşlar,
açtıkları zaviyelerle ayende
ve revendeye (gelip-geçene)hizmet vermişlerdir.
Böylelikle nüfusun çevrelerinde toplanmasını sağlayarak
yeni köy ve kasabaların oluşmasına vesile olmuşlardır.
Gazi ve dervişler genellikle kuş uçmaz kervan geçmez
derbentlerde veya önemli yol güzergahları üzerinde yerleşerek
buralarda yeni yerleşim birimlerinin oluşmasını sağlamışlardır.
Eğret yöresi ve çevresinde de bunun örneklerini
görmekteyiz. Karaca
Ahmet Sultan, Resul Baba, Bayram Gazi, Hayran Veli, Kaymak Dede
vb. bilinen isimlerle, yatırları bulunduğu
halde isimleri bilinmeyen kahramanlar yöreye yerleşerek
çevrelerinde yeni yerleşim birimlerinin
oluşmasını sağlamışlardır. Karaca Ahmet ve
Bayram Gazi köylerinin
isimleri buralara ilk defa yerleşen gazi ve dervişlerin
isimlerinden gelmektedir. Anıtkaya kasabasında da Kaymak
Dede, Uyuşak İbrahim Dede, Hacı İbrahim Dede yatırlarıyla
isimleri bilinmeyen üç yatır daha vardır. Kaymak Dede’nin
Karaca Ahmet ve Hayran Veli ile aynı dönemde yaşadığı
bilinmektedir. Bazı kaynaklar Karaca Ahmet Sultan’ın
Afyon’un fethine katıldığını yazmaktadır. İsimleri
bilinmeyen bazı yatırlar hakkında anlatılagelen harikulade
haller onların gazi ve dervişlerden olduklarını
göstermektedir. Hacı İbrahim ise 15.yy’da yaşamış bir
zaviyedardır. Uyuşak İbrahim Dede ve isimleri bilinmeyen diğer
şahısların ne zaman yaşadıkları hakkında bilgi
bulunmamaktadır. Eğret yöresindeki
ilk iskan safhasında bu gazi ve dervişlerin rolü
küçümsenemez. (Ö. Lütfi Barkan, Kolonizatör Türk Dervişleri)
Alaaddin Keykubat devrinde Afyon kalesi başta olmak üzere birçok imar çalışması yapılmıştır.
Devlet hazinesi burada saklandığından Karahisar-ı
Devlet denmiş. Ahmet Eflakiye göre
Alaaddin Keykubat ve Mevlana Celaleddin Rumi 1233’de
onarımı tamamlanan kalenin merasimine katılmışlardır.
Anadolu
Selçukluları’nın 1243’te Kösedağ’da
Moğollar’a yenilmeleri Anadolu Beyliklerinin doğuşunun başlıca
etkeni olmuştur. Afyon yöresinde 1326-1341
yılları arasında Selçuklu
veziri Fahrettin Ali (Sahip Ata) ve oğullarının
hakimiyeti görülmektedir. Sahip Ata Oğullarının
Afyon merkezi ile bin köye hükmettikleri
ve dört bin süvariye sahip oldukları yazılıdır.
Sahip Ata Oğlu Ahmet Bey varis bırakmadan ölünce ülkesi
kaynatası olan Germiyan Bey’i Yakup Bey’e intikal etmiş
böylece Karahisar ve çevresi Germiyan Oğullarına geçmiştir.
Merkezi Kütahya olan Germiyan
Oğulları Beyliği Karaman Oğullarından sonra en kuvvetli
beyliktir. 14. asra ait bütün tarihi kaynaklar, Germiyan beyliğinin
çok kuvvetli bir siyasi teşekkül olduğunu, diğer Anadolu
beyliklerinin onun hakimiyetini tanıdıklarını ve ondan
korktuklarını, hatta Bizans’ın da ona yıllık vergi verdiğini
kaydediyorlar. Kurucusu Alişir Oğlu Yakup Bey Moğollara vergi
vermek suretiyle hakimiyetlerini tanımıştır. Germiyan
Bey’i Süleyman Şah Afyon’u yazlık Kütahya’yı da kışlık
olarak kullanmış bu güzergah üzerine konaklama merkezleri
(Kervansaraylar) yaptırmıştır. Bunlardan birisi de Germiyan
Bey’i Süleyman Şah tarafından yaptırıldığı kabul
edilen Eğret Kervansarayıdır.
Süleyman Şah Karaman Oğullarından korunmak için
kızını I.Murat’ın oğlu Yıldırım Beyazıt’a verdi.
Çeyiz olarak da memleketin en güzel yerleri olan Kütahya,Tavşanlı,
Simav, Egrigöz (Emed) il, ilçe ve dolaylarını Osmanlı
Beyligine bıraktı. Kendisi Kula’ya çekildi ve 1388’den
biraz önce Kula’da öldü. Bundan sonra Germiyan Oğulları
Beyliğinin başına oğlu II. Yakub Bey geçti. Fakat Beyazıt’ın
aleyhine Anadolu’da yapılan ittifaka girdiği için eniştesi
Yıldırım
Beyazıt tarafından1389’da
yakalanarak İpsala’da ikamete memur edildi. Bu sırada
Germiyan Ülkesi de tamamen Osmanlılara iltihak olundu.
13. asırda Moğol
tehlikesinin başlamasıyla
büyük bir göç başlamıştır. İstilaya maruz kalan
sahalardaki birçok göçebe aşiretlerden başka, göçe
muktedir olabilen az çok müreffeh birtakım köylü
halk, zengin tacirler, fikir ve sanat adamları, dervişler
Anadolu’ya gelip yerleşmişlerdir. O sırada Anadolu’nun
kuvvetli bir devletin elinde bulunan mamur, müreffeh, hayat şartları
müsait bir İslam ülkesi olması, bunda çok etkili olmuştur.
1401 yılında Ankara’nın Çubuk
Ovasında Timurlenk ve Yıldırım Beyazıt arasında meydana
gelen şiddetli meydan muharebesinde Timur galib geldikten sonra
batıya doğru yürümüştü. İşte bu sıralarda Timur
Karahisar-ı Devle’ye de uğruyor. Ordugâhını Cerid kayası
önünde kuruyor. Ulemâya hürmet gösteriyor. İmâd, Aba-pûş
Bâli, Mevlânâ Alâüddîn, İshak Fakih.....gibi ulemânın
yüzü suyu hürmetine Karahisar’a kara alın yazısı meşk
itmeden el dokunmadan Kütahya’ya gidiyor. II. Yakub Bey, Moğol
istilası sırasında kaçıp Timur’a sığındı. O zaman
Germiyan oğulları Timur tarafından tekrar II. Yakub Bey’e
verildi. Bu sefer Yakub Bey Osmanlılarla hoş geçindi. II.
Yakub Bey’in erkek çocuğu olmadığından Germiyan Beyliğini
Edirne’de görüştüğü II. Murat’a vasiyet etti. Bir sene
sonra II. Yakub Bey’in ölmesi üzerine Germiyan ülkesi
ikinci defa Osmanlıların eline geçti. (1428) (Afyon Vilayeti
Tarihçesi, Ömer Fevzi Atabek,Yayına Hazırlayan: Yrd. Doç.
Dr. Turan Akkoyun, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Afyon 1997, s:
76-77)
Karahisar-ı Sahip ( Afyon ), Germiyan,
Karaman, Hamid ve Osmanlı Beyliğinin kesişme noktasında
bulunduğundan 14. ve 15. yy ’larda devamlı mücadeleye sahne
olmuştur.
1451’de Anadolu Eyaletinin merkezi
Kütahya’ya getirilince
Afyon, Kütahya Sancağına bağlanmıştır. Kanuni Sultan
Süleyman döneminde Anadolu Eyaleti üç sancağa ayrılmıştır.
Bu sancaklardan biri de “Karahisar-ı
Sahib” adıyla bilinen Afyon sancağıdır. II. Mahmut
1836’da Anadolu Eyaletini üç müşirliğe bölmüştür. Bu
tarihten sonra Afyon’u Hüdavendigar (Bursa)
müşirliği içinde
görmekteyiz. Bu yönetim biçimi I. Dünya Savaşının sonuna
kadar sürmekte Kurtuluş Savaşından sonra Afyon , Türkiye
Cumhuriyeti’nin bir ili olarak yer almaktadır.
-
- Eğret
Kervansarayı
>>