EL EMEĞİ GÖZ NURU

 

İnsanlar yaşadıkları yaşadıkları topraklar üzerinde medeniyetler oluştururlar. Bu medeniyetler, her türlü mimarî, giyim tarzı, elişi... gibi unsurlarla topraklara bir daha ayrılmamak üzere nakşedilirler. Bir yapının mimarisine bakarak o topraklarda kimlerin yaşadığı hakkında bilgi edinmek mümkün, aynı şekilde efsanelere, türkülere, mezarlara, mabedlere bakarak da insanların geçmişleri, inançları, yaşam tarzları hakkında bazı ipuçları elde edilebilir. Bu ipuçları yan yana getirildiğinde, ortaya bir medeniyetin portresi çıkar. Dar bölgeler, genelde üst medeniyet katmanının bir üyesidir, yani o medeniyetin izlerini taşır, onun genel kurallarına tabidir. Fakat bu durum dar bölgelerin kendine has bazı özellikler taşıyamayacağı anlamına gelmez.

Anıtkaya'nın da kendine has özellikler taşıyan bazı yönleri vardır. Sözgelimi, "parmaklı" adı verilen kilimler sadece buraya ait. Parmaklı kilimler gibi, bugün icracısı kalmamış ve maalesef unutulmaya mahkum olmuş göz alıcı bir ahşap işçiliği yine yöreye has bazı özellikler taşıyor.

Bu bölümde, parmaklı kilimleri, unutulmuş ahşap işçiliğini ve özellikle kadınların yaptığı el işlerinden örnekleri inceleyeceğiz.

PARMAKLI KİLİMLER

Dokuması ve deseniyle tamamen yöreye has olan ve buradan çevre köylere de yayılan "Parmaklı" kilimleri, Anıtkaya'nın elemeği, göznuru değerlerindendir. Adını, parmak şekline benzetilen desenlerinden alır. Bugün, kasabada bu kilimleri dokuyan kimse kalmamış. Son usta Ayşe Erdem Nine ise yaklaşık otuz beş yıldır kilim dokumadığını ve nasıl dokunduğunu da neredeyse unuttuğunu, bunun yanında dokumada kullanılan tezgah ve diğer malzemelerin de tamamen kaybolduğunu söylemektedir.

Evlilik çağına gelen her kızın çeyizinde en az bir adet Parmaklı kilim bulunurmuş bir zamanlar. Bugün ise tüm aramalarımıza rağmen, kasabada tek bir örnek bile bulamadık. Halk, eskiyen bu kilimlerini bir ya da iki basit, fabrika dokuması halıyla değiştirmiş. Bazıları da sevaptır diye kasaba camilerine bahşetmişler. Sadece bu camilere verilenler Afyon İl Müdürlüğü tarafından muhafaza altına alınabilmiş.

Bu kilimler hakkında etraflı bir çalışma, Ahmet TOPBAŞ tarafından yapılarak yayınlanmıştır. Konuyla ilgisi açısından sözkonusu makalenin ilgili kısmını aynen alıyoruz.

Kasabadaki camilerin taranması sırasında Ulu Camiinin tabanının halıları altında tamamıyla parmaklı kilimlerle döşeli olduğu görülmüştür. Geleneksel kilim motifleri ile bezeli parmaklı kilimlerin motif adlarının belirlenmesi için parmaklı tilim dokuması bilen kişiler aranması sonucunda kasabada yaklaşık 40-50 yıldır kilim dokumacılığının yapıldığı, dokumayı bilen ancak en son 40 yıl önce kilim dokuduğunu ifade eden h. 1327 m.(1909) doğumlu 84 yaşında Ayşe Erdem adlı bir bayan bulunabilmiştir. Uzun süredir kilim dokumadığı için motiflerin adlarını belirlemede oldukça zorlanmıştır.

Kilim dokumayı, hazırlık ve dokuma olarak iki bölümde anlatan Ayşe Erdem, hazırlığı; yapağının yıkanması, yünün taranması, kolçak haline getirilmesi, yünün iğrilerek, iğrilen ipin iki katlı olarak bükülmesi ve son olarak da boyanması biçiminde sıralanmıştır. Boyama işlemi ise meşe kozası ile köyde boyadıkları siyah renk dışında renkleri, ya Afyonkarahisar’dan alınan anilin esaslı fabrikasyon boyalarla köyde, ya da şehirdeki boyacılara boyattıkları biçiminde ifade edilmiştir.

Kilim dokumaya hazır hale gelen ip, ip ağacı adı verdikleri ıstara çözülür. Istar, iki yan ağaç, iki yuvarlak(alt ve üst oklar) varan gelen, güçü ağacı ve iki çividen oluşur. Yaptığımız araştırmada köyde tek bir ıstar ya da parçasının bulunmadığı görülmüştür.

Istara çözülen dokunacak yaygının büyüklüğüne göre ip ağacının başına bir ile dört kişinin oturduğunu söyleyen Ayşe Erdem Göllü kilim, Parmaklı kilim, Kermeli kilim, Koç boynuzlu kilim, Heybe, Çiçim, Çuval ve Kolan dokuduklarını anlatmıştır. Araştırmalarımızda bunlardan yalnızca Göllü, Parmaklı ve Kermeli kilim örneklerini bulabildik.

Çözgüler arasına geçen atkıların üzerine motifleri oluşturan renkli iplerin geçirildiğini anlatan Ayşe Erdem, kırmızı, mavi, sarı, siyah, beyaz ve taba renkli ipleri kullandıklarını, motif olarak da; kadın kaşı, büyük ve küçük kozak, nuska, bulut, göz, kerme, boncuk, çakmak, göl, söğüt yaprağı, çavuşbaş, testere dişi, sığır sidiği, şebek eli, çitirgin, çatkıdık, çapraz parmak gibi yanışları yaptıklarını belirtmiştir.

Yörede yapılan taramada Anıtkaya kasabasının dışında Ablak, Yukarı Tandırı, Aşağı Tandırı, Akören, Yaylabağı, Susuz, Osmaniye, Saraydüzü köyleri ile, İhsaniye ilçesinde Parmaklı kilim örneklerine rastlanmıştır. Bu merkezlerde yapılan araştırmada Akören ve Aşağı Tandırı köylerinde Parmaklı kilim dokunduğu saptanmıştır. Diğer merkezlerde dokuma yapıldığına ilişkin bir bilgi elde edilememiştir. Buralarda bulunan örnekler ya Anıtkaya kasabasından veya Akören, Aşağı Tandırı köylerinden satın alınmış, ya da buralarda dokutulmuş olabileceği kanısına varılmıştır. *

Yörede parmaklı kilimlerden başka heybe de bir zamanlar bol miktarda dokunurmuş. Bugün kullanımına ihtiyaç kalmadığından heybe dokunmuyor.

Kaynak: Ahmet TOPBAŞ “Afyonkarahisar Anıtkaya (Eğret) Yöresi Parmaklı Kilimleri (shf 205-208)

Satırarası
 
Parmaklı kilim dokumacılığının son ustası Ayşe Erdem Nine
 
— Bir zamanlar ben dokuyordum. Dokuyan bir kaç kişi daha vardı. Onların bazılarına da ben öğretmiştim.
— Sonra adamlar geldiler, köyde herkes halıyla değiştirdi kilimlerini. Bizimkiler zaten eskimişti, bunlar zaten eski, neye yarar dedik. Adamlar da kilimleri alıp gittiler.
— Düğünlerinde kızlara da vermiştim. Bilmiyorum onlar da değiştirdiler mi.
— Şimdi dokuyamam. İhtiyarladım. Gücüm olsa da dokuyabilir miyim bilmiyorum. Çok zaman oldu dokumayalı. Bazı şeyleri unutmuş olabilirim. Tezgahımız da kalmadı. Ne var ne yoksa hepsi kayboldu. Bilmiyorum nereye gitti.
— Biz bazen bir kaç kişi olur, çok kısa zamanda bir kilim dokurduk. Sabahlara kadar hem kilim dokur, hem konuşurduk. Gündüz oldu mu çifte çubuğa giderdik. Ama o zaman gençtik. Bir kilim bitince de sevinirdik.
— Şimdi hiç dokuyan kalmamış mı? Kalmamıştır. Şimdi kim uğraşacak onunla. Parayı verdim mi yepyeni halı alıyorsun.

Çeyizler >>